Biyogaz tesisinde üretilen biyogazın enerjiye dönüştürülmeden önce kombine ısı ve güç aygıtı olan kojenerasyon grubundaki gaz-otto-motorunda yakılması için belirli özelliklerde olması gerekir.
Biyogaz içindeki en zararlı olan Hidrojensülfürün (H2S) motora ulaşmadan elimine edilmesi şarttır. Bu işlem tüm biyogaz tesislerinde en can alıcı noktadır ve tesisin ömrünü çok ciddi olarak etkiler...
Belirli bir limitin üstündeki H2S gazı motora ulaşırsa motorda kısa sürede büyük hasarlara yol açar ve/veya çok sık yağ değişimi gerektirir.
Pratikte bu limitin 300 ppm in altında olması gerekmektedir. İşte bu yüzden Gaz yolunda esaslı bir arıtma gerekmektedir.
Biyogaz içindeki en zararlı olan Hidrojensülfürün (H2S) motora ulaşmadan elimine edilmesi şarttır. Bu işlem tüm biyogaz tesislerinde en can alıcı noktadır ve tesisin ömrünü çok ciddi olarak etkiler...
Belirli bir limitin üstündeki H2S gazı motora ulaşırsa motorda kısa sürede büyük hasarlara yol açar ve/veya çok sık yağ değişimi gerektirir.
Pratikte bu limitin 300 ppm in altında olması gerekmektedir. İşte bu yüzden Gaz yolunda esaslı bir arıtma gerekmektedir.
Hidrojen sülfür gazı biyogaz tesisi fermentörlerinde Metan gazının oluşumu esnasında ortaya çıkar. Bu gazın oluşumunun azaltılması metan üretimininde azalmasına sebep olur, bu yüzden biyogaz içindeki Hidrojensülfür konsentrasyonunu azaltılması, ya fermentörde yada gaz yolunda yapılmalıdır.
Hidrojensülfürün biyogaz içindeki miktarı çoğunlukla biyogaz üretiminde kullanılan malzemenin cinsine bağlıdır. Tarımsal atıkların biyogaz üretiminde kullanılmasında 500 ila 3000 ppm (% 0,05-0,3 hacimsel) 1 m3 biyogazda onbinde 5 ila binde 3 oranında.
Bugünkü biyogaz tesislerinde fermentörü terk eden biyogaz içinde yaklaşık 450 ppm oranında hidrojensülfür bulunduğu kabul edilmelidir.
Bu oran aşağıdaki parametrelere sıkıca bağlıdır;
> fermentasyon sıcaklığı
> Malzemenin tesise verilme şekli ve miktarları
> Malzemenin fermentörlerde oyalanma süreci
> Gaz üretimi
> Malzemenin homojenliği ve sürekliliği
> Değişik malzemelerin kullanılması durumunda bunların karışım oranları.
Gaz yolunda hidrojensülfürün arıtılmasında(desülfürizasyon) genellikle aşağıdaki yöntemler kullanılır;
1- Gaz ortamına hava verilmesi
2- Demirtuzları kullanımı
3- aktif karbon kullanımı
4- Biyolojik ıslak yıkama
2. ve 4. yöntemlerin hepsinde gaz ortamına hava verilme işlemi kombine olarak yapılmaktadır. (tesilerin yakl.%96 da)
Biyolojik ıslak gaz yıkama yöntemi biyogaz tesislerinin ancak %15-17 sinde kullanılmaktadır. Etkili bir yöntem olmasına karşın, pratikte akışkan kanallarında tıkanmalara sebep olmakta ve buda gaz değişimine engel olmaktadır.
Pratikte gaz ortamına verilen hava ile arıtmanın yetersiz kalması nedeniyle aktif karbon ile desteklenmektedir. Tesis işletmecilerinin deneyimleri bu iki yöntemin kombinasyonu ile yapılan arıtmanın oldukça güvenli olduğunu kanıtlamıştır.
Biyogaz tesislerinin %38 de Demir tuzları kullanılmaktadır ve bu yöntem de gaz ortamına hava verilme işlemi ile birlikte yapılmaktadır.
Demirtuzları sarfiyatının sürekli olması (yakl. günde 100 litre) tesis işletmecilerinin yarısı bu yöntemle olumsuz deneyimleri olduğunu belirtmektedirler.
Bugün için hiç kimse bir biyogaz tesisinde oluşacak hidrojensülfür konsentrasyonunun ne kadar olacağını güvenli olarak kestiremez...
Sonuç;
Biyogaz içinde oluşan yüksek hidrojen sülfür oranı yüksek masraflara ve işletme giderlerine sebep olabilir. Bu yüzden çok esaslı bir gaz arıtma sistemine gereksinim vardır.
Hangi yöntem kullanılırsa kullanılsın, yöntemin etkili olmasının temeli, güvenilir bilgi veren bir gaz ölçüm sisiteminin vazgeçilmezliğidir.
Bir biyogaz tesisinin en kritik ve önemli kısmı olan gaz yolunda ''Gaz arıtma'' işleminden kısaca söz ettik, işin detaylarını bilmek isteyenler için her zaman sorularınızı bekliyorum.
Bu bilgi platformunda sizlerle ülkemizde de giderek ilgi alanı olmaya başlayan biyogaz teknolojileri hakkında pratik ve yararlı olacağını düşündüğüm başlıkları paylaşmaya çalışıtım. Bu dizi devam edecek. Okuyucularımdan ricam hiç tereddütsüz sorularını bana iletmeleridir.
Amaç ilgilenen herkes için doğru ve güvenilir bir kaynak oluşturmayı başarmak, yapılacak yatırımların hayal kırıklıklarına dönüşmesini önlemektir.
Bugün üniversite önderliğinde yapılan ''biyogaz tesislerinin'' kurulduğu andan buyana hiç çalıştırılmadan bir hurda yığını halinde uzun yıllar ortada bırakıldığını görünce ülkemizde bu alanda teknolojinin pratikten çıkamadığını, pahalı ''okul deneylerinin'' ege lisanıyla yabana gittiğini, işletme sahiplerinin hayal kırıklığı yaşadığını söylemek zorunda kalıyoruz.
Bir İtalyan atasözü ile bügünlük bitirelim ;
''Bir şeyi istemekle yapmak arasında çok pabuç eskir...''
Hoşçakalın....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder